12 Haziran 2012 Salı

27 AYLIK ...


benim yıne yazamama durumlarım söz konusu be blog.
bazı bazı boyle hisseder olurum ben,geçicidir elbet.neler mi yaptık doğum günümüzden sonra,aradan gecen ıkı ayda oğlumla bol bol gezdik.saçlarını kestirdik,baya kısaldı yazın uzun saç olmuyormuş baktık cocuk enselerini kaşıyor ve isilik oldu kestirdik.
bu süre zarfında ben az da olsa kendimle ilgili aldığım kararlarda başarılı olabildim,iki kitap bitirdim ilki elif şafak ''aşk'',sizde soluksuz okudum diyebilirim.hatda bazı satırlarını döndüm tekrar okudum,anlatımı akıcı su gıbıydı.
diğeride çok merak ettiğim ''iskender'' oldu.ilk başlarda beklentim yüksek olduğu için koyu bir aşktan çıkmış olduğum için hayal kırıklığına uğradım cok sarmadı gibi ama ortalara gelince heyecan başladı,taki sonlara geldim tam beş saat gözümü kırpmadım gün aydınlanana kadar okudum rahat bir nefes alıp bıraktım.etkilendim ya.
kendim için bir şeyler yapıyor olmak rahatlatıyor beni mesela sadece bes saatlik uyku uyumuş olsam bile esnemeden ,gerilmeden,huzursuz olmadan vakit geçirdim...
diyet konusuna gelirsek,tam beş haftadır diyetdeyım.
öyle şok olacak rakamlarla karşılaşmadım.3 kilo gitti,azimliyim ,kararlıyım.bakalım sonuç ne olacak.
haaa birde bel ve gobekten de 4'er cm inceldim hee şaka maka:))
kuziye gelince oyle aman aman bir değişiklik yok.
hala altını bezliyorum açıkcası bana bu yaz bezden kurtar su cocuğu diyenlere gıcığım ,acelem yok arkadas ömrü billah bez takacak hali yok,kendi hazır olduğu vakit zaten benim uyarılarımı dikkate alacak.
aaaa ama bak bez masrafın olmaz bla bla bla...
size ne keyif benim benim,çocuk benim,para benim :)
onu üzerek ,huzursuz ederek,ağlatarak zor bir sürece sokmak istemiyorum şuan.
üç yasına kadar yolu var arkadas oda öğrenecek...
hala cümle kuramıyor mesela,akranları dertlerini anlatacak kadar dillendiler ,fakat kuzey cümle kuramasada bana tek tek anlatıyor derdini ben bunuda sorun etmıyorum her cocuğun gelişimi farklıdır bekliyoruz.
yemek yemiyor eskisi gibi,zaten hıc bır zaman acayıp düzenli bir cocuk olmadı,düzenlere uymadı,o düzeni kendine uydurdu.
şuanda canı ne isterse onu veriyorum,asla benim ona yedirmemi istemiyor,kendi yemeğini hep kendi yiyiyor.
elimden geldiğince sağlıklı ,yararlı gıdalar veriyorum,sütünü,yoğurdunu ,meyvasını falan.
ama bakıyorum da öyle anne-bebek sitelerinde yazan anneler gibide değilim ben be:)
biraz rahat,biraz kendine göre düzen koyan,bebeğine uyan değil,bebeğini kendine uyduran,herşeyi illa ki organik olacak diye tutduran saksı içinde domates büyütmeyi çabalayan biri değilim,olmadım.
iyisini almaya çabalıyorum,takip ediyorum,araştıyorum,ama asla dısarıdan yedirmem diye de katı kuralları olan biri değilim yapamam ben peynir falan,yoğurt desen bir türlü tuturamadım gitti.
aman elini sürme kirlenir,aman düşersin,aman dokunma,yere oturma pislenirsin de demiyorum anormallik mi var bende?
bahçede toprakla da oynuyor,parkta kumlada,top havuzunda toplarla da,canı isterse eliyle yemek yiyiyor,canı isterse catalını kaşığını alıyor.biz hayatı birlikte öğreniyoruz onunla,ben yeniden keşfediyorum herşeyi,çilekli yoğurdun tadını,bir sineğin peşinde deli gibi koşmayı,köpeği yada kediyi sevgi ile çağırmayı,top oynarken gollll diye bağrmanın sevincini yeniden öğreniyorum...
onun gözleriyle bakıyorum hayata dahası var mı?
annemin yada babamın bana yaptığı gibi değil,onların gözleriyle gördüm ben kendimi bilene kadar hayatı,oysa her kediği sevdiğinde tırmalamıyormus bunu kuzeyle öğrendim.
her köpek seni kovalamazmış,toprak lekesi yıkanınca çıkarmış,dondurma mı damlamış gömleğime çıkmasın olsun lekesine bakar o günün hatırasını anarım çok mu...
oyuncaklarım zarar görmesin yeni gibi kalsın diye oynamazdım bile ben,en guzel ayakkabım bir yere giderken giyilsin diye kutuda saklanırdı,saçlarım daima toplu ve düzenliydi uzundu,üzerimi kirletmemeye gayret göstermekten keyıfle bir küllah dondurma yiyemezdim.
en sevdiğim çizgi film varken televizyonda kekimi alıp salonda kayıfle yemedim,dökülürdü,ya vişne suyunu yanlışlıkla halıya dökerseydim,en iyisi olmalıydım,her konuda,okulda,evde,cevremde.
ben annemin babamın gözüyle gördüm işte hayatın bir kısmını.
o yüzden  ben şuan 27 aylığım:)
kuzey'in gözüyle bakıyorum hayata.dökülsün toplanır,kirlensin yıkanır,aman dağınık kalsın,en guzel oyuncağı kırılsın yada en kaliteli ayakkası eskisin ne önemi var ki?
onun değil mi zaten bunlar,en sevdiği oyuncağının bir tekeri olmadan saklarız biz de ne olmuş...
sevgiyle kalın emi...

4 yorum:

alisnur dedi ki...

süper.
hep böyle bakın hayata.
benim kuzey de bezli ve ben de hep duyuyorum, anlatıyor, söylüyor çiş kaka geldiğinde ama gece için hazır değil henüz.
dediğin gibi her cocuk aynı zmanda konusmuyor, 1.5 yaşında başladı ve susmuyor simdi. : ))
derdini anlatıyor ya en güzeli. takma demiyorum sen zaten oyle yapıyorusn.

emrelerinmaceraları dedi ki...

Özgecim çok güzel bir yazı olmuş.Ellerine sağlık

Fincan Teyze dedi ki...

bir tek ben miyim, tuhaf olan, diye düşünüp, umutsuzluğa kapılmışken, yazınızı okudum. Yalnız değilmişim diye çok mutlu oldum. Tezgahın üstünde bulaşık varmış, ev süpürülecekmiş. herşey boş, önce çocuğumun gönlünü eğlendiririm. canı istediği zaman atacak bezini (o çok bilmişleri hiç takmıyorum kafama)...
Yüce Rabbim onları bağışlasın bize yeter...
Daha kıymetli hiçbir şeyim yok...Bu Kuzey'ler hep mi şanslı, kirlenme konusunda ;)

Müge'nin Listesi dedi ki...

bez olayına bende takığım...salıyorum suan ne zaman ısterse o zaman cıkarıcam...

blogger annelerden geliyorum.,bize de bekleriz
mugeninlistesi.blogspot.com