24 Şubat 2014 Pazartesi

O ARTIK 4 YAŞINDA




sevgili oğlum artık dört yaşında...
ilerleyen her yaş daha mı kutsal gözükmeye başladı acaba gözüme bilmiyorum.bebeklikten çıktı,büyüyor artık.anlıyor,algılıyor,biliyor,öğreniyor... bu sene abartılı bir doğum günü düşünmüyorum,ilk iki sene tabanlarımın üzerine basamayacak sekılde yoruldum ve kendileri hiçbirsey anlamadı.
üçüncü yaş günü aynı şiddetle yoruldum ve bizim oğlan odadan çıkıp mumunu dahi üfleme zahmetinde bulunmadı.ben üfledim ,ben kestim... arkadaşları ile ben oynadım ,eğlendim...
pastasının ve yaptıklarımın tadına dahi bakmadı sağolsun...
o yüzden aklı başına gelipte benden doğum günü isteyene kadar kendimi tatmin etmek amacı ile ona bu tur hazırlıklar yapmıycam.nereden buraya geldik şimdi:)
kuzi ile hayat pek keyifli olmaya başladı,tek keyıfsizliğim hala bizimle aynı yatakta uyuyor olması ki ben sabahları bildiğiniz dayak yemiş gibi uyanıyorum... babasının sabah olupta işe gitmesini ve yatağın bize kalmasını resmen dört gözle bekler oldum... zira ikisi koyun koyuna,sarılıp yatarken ben dış kapının dış mandalı misali yastığımı bir köşeye sıkıştırıp koca gövdemi kenara sindiriyorum:)
yaza kadar beklerim arkadaş haa yok hala aynı yatakta yatıcam diyorsa da kendisi babasıyla yatsın uyusun kuzi'nin odasını kendime hobi odası olarak tahsis etme kararındayım.
ikimiz de birbirmize vakit ayırır olduk,sabahları benım kahve molası hakkım var,sonrasında oyun oynamak isterse beni oyununa katıyor,haaa yok istemezse zaten oralı olmuyor...
menüyü belirliyoruz birlikte onun canı ne istiyorsa o pişiyor bizim evde,hakimiyeti tamamiyle ele geçirmiş durumda... sonrasında benim gündüz bir saat,gece de bir saat kitap okuma hakkım var...
sağolsun o konuda da arıza çıkarmıyor ve ben böylikle 2013 senesini tahmini 40 kitapla kapattım:)
bakalım bu sene ki hedeflerim ne olacak...
az evvel blogu karıştırdım ve itiraflar diye post yazmısım ve kuzi'nin bebek oluşu ve beni bekleyişi sebebi ile o kadar hızlıca ve gelişigüzel yazmışım ki yine de okuması pek keyifliydi...
şimdilerde 4 yaşında olan oğlum için neler itiraf ederim acaba diye düşünüyorum:
*evet ,sokak dışında asla çorap giymiyor ve ben de giysin diye zorlamıyorum...
*atkı ve şapka takmaktan nefret ediyor ve ben yıne zorlamıyorum bir de hiç alışmadı zaten.
*sevmediği yemekleri de yesin diye zorlamıyorum.
*artık eskisi kadar soğuk bir çocuk değil ama yine de yabancılara karşı tavırlarında öyle üzülüp durmuyorum,oğlumun da bir kişiliği bir yapısı var bunu anladım.
*evet itiraf ediyorum hala bizimle yatıyor...dort yasında ve kendi yatağında ancak toplasan dört ay falan yatmıştır doğru:(
*dört yıl boyunca anladım ki eşimin ilgisini tamamiyle kaybettim,artık ilk ve tek öncelik sırası oğlumda
*ne yazık ki bununla birlikte artık kendi kendime yetebilmeyi öğrendim
*birbirmize vakit ayırma konusunda bir ara girdiğimiz vicdani depresyona yine girmeye başladık,büyüdükçe bize olan ihtiyacı artar oldu...tüm boş vakitlerimizi sabote etmeye çalışıyor ben rahatsız olsam da babası bu durumdan şikayetçi değil.
*erkek çocuğu olmasından kaynaklı olarak babasına aşırı bir düşkünlüğü var onunla oynadığı tüm oyunlarda şen kahkahalar atıyor ve ben itiraf ediyorum ki ikinci planda kaldım her ikisinin gözünde de...
*en çok anneye düşkün olurmuş erkek çocukları derlerdi yok yok yalan ben kimim ki:)
*evet asla sözümü dinlemiyor ,kendimi paralasamda kendi modunda takılıyor,istediğim hiçbirşeyi yapmıyor gibi gözükse de ben ona çok şey katıyorum biliyorum:)
*dört yıl boyunca çalışmadığım için arada pişmanlık duyuyorum ve keşke zamanında onu alıştırmış olsaydım diyorum,zaman geçtikçe bunu kabullenmesi daha zor olacak biliyorum.
*ev hanımlığından aşırı derecede sıkılmış ve bunalmış durumdayım ve kendimi hiç öyle görmüyorum nedense.
*sinsice kendi adıma yalnız bir tatil planlıyorum ve bunun için de mutluyum:)
*itiraf ediyorum ki ağlamalarından nefret ediyorum ve o zaman saçlarım diken diken oluyor kendimden korkuyorum ki zira sebep yokken ağlamaları ve zırlamalarıyla meşhur olan bir oğlum var.
*eskisi kadar gezmiyoruz ve toplantılara katılmıyoruz bu iyi mi yoksa kötü mü bilemiyorum ama acayip ev kuşu olan bir oğlum var...
hala yürümüyor ve iki adımda kucak yada arabasını istiyor bu durumdan dolayıda çok dışarı çıkmak istemiyoruz belki de...
*şimdilik böyleyiz...
haa bir de geçen arabadayız ve şöyle bir muhabbet geçti aramızda:
-kuzi:anne,baba biliyor musunuz ben büyüyünce arabayı kullancam ve siz ikiniz arka koltukta oturacaksınız.
biz hönk olduk kalakaldık...ve şöyle düşündük yine de şükürler olsun ki arabayı alıp kendi başına gitmiyor ve bizi arka koltuğa layık görüyor diye karı-koca sevindik...
gelecek mi o günler dersiniz?

Hiç yorum yok: