26 Ağustos 2011 Cuma

İLK TEK BAŞIMA MACERAM

çokkkk uzun zaman sonra ilk kez tek başımaydım...
evlilik yıl dönümü bahanesi ile hediye bakmaya karar verdim,kuzuyu uyuttum,zaten annemlerde olmam buna avantaj oldu...uyuttum ve hemencik hazırlanıp çıktım yola...öncesine gelelim unutmadan ama, cantamı boşalttım,bezler,mama,artı kıyafetler falan fişman cantam oldumu hafif bomboş...
kocaman çantam elimde ,kolumda savurdum durdum...
puset surmeden yada kucağımda kuzey olmadan yurumek ne tuafmış allahım,boşluktayım sanki...
afalladım önce,ellerim kollarım bana fazlalık gıbı geldi,koyacak yer bulamadım,canta tasımayıda unutmuşum zaten,acemi yeni yetmeler gibiydim...
kimse beni çekirtirmeden,kuzey ağlamadan,acele etmeden,bakına bakına ,araya taraya keyıflice alışverişimi yaptım...stres attım resmen ya,bayaca rahatladım...
arada sırada insan böle kaçamaklar yapmalı bence . hele ki çalışmıyorsanız ve tam zamanlı bir ev hanımı,tam zamanlı bir anne iseniz bu bünye acısından da tamamen bir ihtiyac ,ben tam 16 ay vicdan yaptım,bırakamadım.
aklım hep ondaydı...
eşim de saolsun bu konuyu yenmem için bana hiç yardımcı olmadı...
ben kafamı kurcalayan bu konu üzerinde tam 16 ay yoğunlaştıktan sonra,dun ona sormadan,sölemeden fikrimi hayat gecirdim...uyuttum onu ve babanneme bırakıp çıktım...
tam üç saat uyumuş oğlum...ben gelene kadar taki ben eve ulşaıp zile basana kadar hemde...
buaradan da canım oğluma tesekkur ederim...
aklım ondaydı evet ama bunu aşmalıydım,zordu benim için,çok kez elim telefona gitti,çok kez arayayım bir sorayım bakayım acaba uyandımı yada beni arıyormu diye sormak istedim ama yendim kendimi...
altı ustu üç saat yanında olmayacaktım...
veeee hiç aramadım...indirimde ki ürünlere kafamı gömdüm...
işte benim ilk tek başımalık maceram...
inanıyorum ki devamı gelecek...

22 Ağustos 2011 Pazartesi

SÜPER ANNE

not:resim alıntıdır...
şimdiler de bu deyimi pek kullanır olduk eş,dost,arkadas ve ev ortamımızda...

ben hiçbirseye yetememekten şikayet edip dururken,gecenlerde arkadasım daha ne istiyorsun super man gibisin dedi,ehem ehem kem küm  dedim:)))
yok canım o kadar da değil...
hepimiz kendimizce en iyiyiz,süperiz...
kuzey oldum olası zor bir çocuk,asla yemeğini yedir uyut,oyuncak ver oynasın modunda bir cocuk olmadı...
daima beni zorlamayı potansiyelimin çıtasını yükseltmeyi hedef seçti:)
ilk zamanlar bol gazlı ve kolikmi bir bebekti,uyku duzenimiz sıfırdı,bol bol emen emerek uyuyan ve kendine emzik edinmiş bir bebekliği oldu bu tam atmına dokuz ay surdu...
sonralarda biberonu kabullenmesiyle olayı daha az kullanılma moduna indirdik...
bu seferde yemek yemek,mama içirmek ,doyurmak işkencesine nasıl uyutacağız eklendi,türlü çeşitli yollar sonucu çingene beşiği kurmaya ramak kala,uyumayı çözdük,yere yorgan sererek ve etrafına dolu yastı düzerek uyumayı sevdi bizim oğlan...
şuan kuzey tam 16 aylık...
bizim maraton az da olsa yavasladı sayılır...beni anlamak istediği zamanlarda gayet guzel anlıyor,tepkimi biliyor,az da olsa kendince vakit geciriyor,oyun oynuyor...
ben iş yapacağım vakit bana destek olmaya çabalıyor...
gelelim bizim bir günümüze...
sabah gec kalkıyoruz eğer sorunlu bir sekilde uyumadıysak tabi,saat 10.00'dan evvel uyanmayız...
kahvaltı olayımız yok,yapmıyor cunku,bir şişe sut içiyor...yada içmiyor...
benimle kahvaltı yapıyor sayılır,biraz peynır ,recel ekmek tırtıklıyor işte,yanında ıhlamur cayı ile...
bulaşıkları kaldır,etrafı topla derken öğlen oluyor ve bizim bahce muhabbetımız başlıyor,hemen iniyoruz,bisikletine biniyor yada oynuyor,yada koşuyor zıplıyor ona kalmış,ne zaman mızrdarsa o vakit eve geciyoruz,çorbasını içiyor,uyuyacaksa uyuyor...
ben ne yapıyorum o uyurken hemen nete bakıyorum,blog yazacaksam yada nurtıde takılacaksam hemen bakıyorum bazen kalıyorum öle kalkamıyorum,bazen akşam yemeğini savsaklıyorum,bazen her ikisinide yapamıyorum...
uyanınca yıne bahcedeyız...
böle devam eden bir döngümüz var...
yalnız şaşkınlıkla kalakalıyorum ki ben evimin işini kendim yapıyorum,utumu,yemeğimi,çamasırımı,düzenimi,buyuk ev temizliğimde buna dahil...
tek basımayım,ne bana yardımcı bir kadın yada yakınım ne de kuzeye bakacak oyalacak bir allahın kulu var...
bes yıllık evliliğimde bir kez dahi yardımcı bir kadın almadım ev için...kendimi mi eşimi mi bu konuda kutlamalıyım acaba yoksa kv kişisinin bu konu uzerınde ki tutumunumu:)
kendime yeterince vakit ayırmaya çabalıyorum,sacım,basım,banyom,manikürüm vs. kişisel ihtıyaclarımı karsılamayı öğrendim,bunu bir duzene soktum,sokmalıydım yoksa kendimce cok daha mutsuz olacaktım...
mesela ben takığımdır asla ojesiz gezemem,bakımlı olmak oje surmek değil asla bu değil kastım yanlış anlasılmasın ama bazı annelere göre bu bile bir lüks...
azda olsa sacımı kendim düzleştırmeye cabalarım,duzgun görunsun diye...
makjsız dolaşmam demem,bu benim kokoşluğumun bir göstergesimi bilinmez ama makyajlıyımdır...
bu hep böle oldu kuzey yeni doğduğunda böle asla kökune kadar kesmedin tırnaklarımı,ona göre bunu kullanmayı öğrendim:))
kuzey'le vakit gecirmeye cabalıyorum,onunla oyun gruplarına katılıyoruz...
o arkadaslarıyla tam anlamıyla oyun oynamayı bilmesede,kalabalık ortamda yasıt cocuklarla olmak onu gercekten mutlu ediyor biliyorum...
zaten sosyal bir cocuk,buna katkım var mı bilmiyorum ama kuzey iki aylıkken basladı böle toplantı ve buluşmalara...
asla çok çok duzenli bir anne olamadım,onun da zaten süper otesi bir uyku duzeni asla olmadı...
sınırlar koymadım ikimizede,nasıl mutlu olacaksak öle yasadık ve 16 ayı devirdik...
aman asla yatağından baska yerde yatırmam demedim,uyusunda uyansın çıkarız demedim,yolda uyur dedim...
belki hatalıda olabiliri baska annelere göre,ama kuzey bölece her ortama uyum sağlayan her yerde uyuyan bir cocuk oldu...
oğlumla yasıyoruz hayatı,ikimiz paylaşıyoruz vakitlerimizi...
şimdilik iyi gidiyor hersey...o benden,ben ondan memnunum:))
ben tum bunları yapıyorken sohbetımız sırasında arkadasım süpersin ya dedi...
süperlik kavramı herkese göre değişir elbet...
ehhh fena sayılmam sanırım:))))))))
öperim sevgili anneler....

14 Ağustos 2011 Pazar

ABLAYDIM...ANNE OLDUM...

ablalık çok elzem bişiymiş ben gün gectıkçe  daha iyi anlıyorum bunu...
ilk başlarda hiç o kadar anlamamıştım
ablaydım işte...
zorluklarını bilirdim eskiden,sıkılırdım üstelik...
annesimiyim ben derdim kendi kendime erkek kardeşim için,banane derdim...
bilemezdim o doğduğunda hayatım bu kadar değişecekmiş...
ben ilkokula gidiyordum hayatımın ilke erkeği,aşık olduğum miniğim dunyaya geldiğinde,bilmiyorum tabi nedir ablalık herkez bana sen buyudun artık özge bak abla oldun,kocamannnnn oldun diyordu...
hastaneden eve gelince şöle bir baktım,gitsin bu demişim...her çöpçü gelişinde verelim onuda demişim...
o ağlarken daha cok ağlasın diye bas bas tepiminmişim,öle tombul boğazlı bir çocukmuşum ki,yemeden içmeden kesilmişim,kıskançlık eritmiş beni...
aradan zaman geçince ablalık vazifemin gereğini yapmışım ismini ben koyacağım diye diretmişim...o vakit ozon orhon diye bir şarkıcı vardı yeni çıkmıştı,ortada kuyu var yandan gec diye sarkısı vardı evin içinde bas bas onu sölerdim,tutdurmuşum ''ozan'' olacak adı...
kimse ses çıkarmış ailecek üzülmüşler ama karışmamış kimse ve ''ozanım ''olmuş...
büyüdükçe zorluklar artmış,sen ablasın kızım ağlatma ver kardeşin oynasın
-ablasın sen,yazık ama bak ozan küçük daha bilmiyor kumandayı ver kardesine
-hadi gidin çizgi film izleyin
-özge ,ozan ağlıycak ama sen öle yaparsan oda isteyecek olmaz
-dondurma yeme kardeşin ister küçük o daha
-hadi gitme sokağa yada kardeşinide götür birlikte gidin
-onada bir kağıt kalem ver oda yazsın ablası bak özeniyor senden (ödev yapmaya çalışıyorum)
-eve arkadaslarım gelmeye basladı büyüdüm tabi 11-12 yasımdayım,ozan çığlık kıyamet ağlıyor bende odaya giricem banane,annem bana bağırıyor,alsanıza kızım cocuğu ne yapıyorsunuz gizli gizli allah allah...ağlatma yazık...:)))
-dışarı cıkıcam dahada büyüdüm,annemden tepki,özge olmaz kardeşinide götür,yoksa gidemezsin,ekürüm gibi heryered birlikteyiz tabi:)
-ozan kıyafet gıymez annem aynısından alır bak ablanda giyiyor ama,biz sokakta iki kardes salopetlerle dolanıyoruz edi büdü gibi...
 dayımız ve teysemiz:))
-büyüdükçe ikimizde farklılaştı dünyalarımız,anlayışlı olan ben gün gectikçe onun büyüme sevdasını izledim gizlice...kavgalar,didişmeler başlamıştı,artık benimle olmak yerine kendi arkadaslarını seciyordu,kankam,yoldasım,alışkanlığım benden uzaktı artık...
yolumuz ayrılmıştı işte buraya kadar özge dedim...
evet,sen yanından ayırmadın,gezdniz,dolaştınız,fedakarlıkların sonucu bu...fena olmuştum aslında...
arkadaslarıyla kahkaha atarken bana off abla ya diyordu...
onlarla dışarı cıkarken bana sen gelme abla erkek erkeğe takılcaz biz diyordu...
anlayış gösterdim,çok üstelemedim...
derken ikinci bir haber,beklenmedik bir haber,bir süpriz...
ikinci kez abla olacaktım....
herkez hayırlısı olsun diyordu anneme,yaşı ilerlemişti,bizler büyümüştük ozan'a göre önemi yoktu kız olmuş,erkek olmuş ama bana göre vardı,kız istiyordum ben,teyze olacaktım çünkü...
işte onunla öğrendim abla olmayı,ablalığım pekişti,ben küçük anneydim.herkez öle sölüyordu çünkü...
elime doğdu kuzum...
ben bekledim sancılarla annemi,doğuma girdim,kanlar içinde çekik gözlü japon balığım geldi dünyaya...
ben kucakladım annemden önce yeşil örtüler içinde onu...
ben kokladım...ben sabahladım 40 gun basucunda...
kuzum oldu,anne oldum ona...
ozan abi olmuştu ama ben anne olmuştum...
şimdi tam 10 yasında benim küçük kızım...adını yıne ben koydum''helin'' olacak dedim...küçük kuş yuvam benim...onun içlenmesi benim hamiel oluşumla basladı...
kuzey doğdu o benim ozanda yasadıklarımın hepsini şimdi yasıyor...
küçük teyzoşumuz:)
teysesi sen yapma bak oda yapacak,sen gitme oda gidecek,falan filan...
ama ben şimdi abla değilim...
büyüdüm...
hepsinin annesiyim...
benim bir değil aslında üç evladım var...
ne mutlu bana:))

13 Ağustos 2011 Cumartesi

BU BİR FİLM MİMİDİR...:)

sevgili ÖZLEM blogunda böle keyifli bir mim paylaşmış...
okuduğumda en kısa zamanda inşalllah yazabilirim diye düşünmüştüm ,anca kısmet oldu...
.''Çok beğendiğiniz, izlemekten asla sıkılmayacağınızı düşündüğünüz 3 filmi, neden bu kadar beğendiğinizi de açıklayarak yazın''
işte konusu bu...

 şimdi ben balıklama atladım konuya fakat şöyle bir sorun var,ben kuzey doğduğundan bu yana yani tam 16 aydır sinemaya gitmedim...
evde izlemek ise tam bir işkenceye dönüşüyordu,filmi taktıktan 15 dakika sonra içeriden bir ağlama sesi hoppp film kalıyordu yarım:)
artık hep aynı sey olacak diye düşünürken tam üç aydır film izlemeye basladık.artık uyku saatleri düzenlendi çünkü.

önceden olsa söylecek cok sözüm olurdu elbet,fakat şimdi özlem kadar detaylı film acıklamaları beklemeyin benden,birde ben onu biliyorum ,o gercekten filmlere aşık bir kadın mutlaka her akşam bir adet izliyor,ufkum onun kadar geniş değil malesef:)))

ilk aklıma gelen:
kuzey'le izlediğimiz ilk film,'' ask tesadüfleri sever'' oldu...
eşim ve ben cok bir sey beklemeden baslamadık izlemeye,zaten diken üstündeyiz kuzey uyanacak diye...neyse basladı film,konusu da iyiydi...
bol ağlamaklı bir filmdi.özgur ve denizin tesadüfen birleşen yolları ve tesadüfen küçükkende aşık oldukları ,kavuşmak için cabaları ,küçük fotoğrafcı dukkanından buyuk ve unlu olmaya uzanan bir hikaya özgur...ben zaten mehmet gunsurun oyunculuğunu beyeniyordum belçim erdoğanda çok iyiydi...
yonetmeni:ömer faruk sorak 

film bittiğinde ikimiz de ağlıyorduk...
ben kendimden çok sey  bulmuştum,imkansızlıklar vb...ağlamalarımın coğu karakterlerde kendimi bulmam dı sanırım...


ikinci film:
çokkkk ama çookk severek izlediğim etkilendiğim,ağlamaktan kilitlendiğim bir film...dedemin vefatı ile aynı zamana denk gelen '' BEYAZ MELEK''...
mahsun kırmızıgülün yazıp yönettiği bu filme acayıp onyargılarla gitmiştim,ne kadar iyi olabilirdi ki...film basladı evet hersey normal gidiyordu ama ben yasadım sanki o anda,ağladım,sevindim,keşke dedim,ah dedim vah dedim,biz ne olacağız acaba dedim...bir sürü sey daha...beklentim sıfır olarak gittiğim bu filmden yuksek beklentilerle çıktım,hatda dayanamadım ve yonetmen kimliği ile beyenimi bildiren bir mesajda yazdım filmin sitesine,aynı sekilde ikinciside süperdi benim için...
''GUNESİ GÖRDUM''...
bu sefer bilerek isteyerek yuksek beklentılerle izledim filmi...buda aynen gayet basarılı benim için...



üçüncü filmim:
''ISSIZ ADAM''
herkez cok beyenmişti,acayıp yorumlar yapılmıştı uzerine,gıtmek farz olmuştu artık,merakla  gitmek için can atıyordum,neredeyse bıtmek uzereydı izlediğimde film...
müziklerine hayran kaldım,unuttuğumuz,hatırlamadığımız bir cok sanatcının varlığını hissettirdi,ben yeniden humeyra ve ajda pekkan-semiramis pekkan dinlemeye basladım,etkilenmiştim doğrusu...
bir erkeğin mutfağı bu kadar iyi kullanmasına karşın,kendini yönetememesi tutuk ruhlar içinde barınmak istemesi,aşka karsı saygı duymaması ve inanması uzerıne kaybettiklerinin yanında duyduğu pişmanlık,keşkeler...en son karşılaşma sahneleri ve içlerinden konuşmaları benim bittiğim andı...
çağan ırmak bence yonetmek olarak gercekten çok iyi bir isim...tüm filmlerini severek izledim,her yaptığı filmi kaçırmak istemedim...
''babam ve oğlum'' mesela benim için dönüp dönüp tekrar izlerim dediklerimden...
''mustafa hakkında hersey'' aynen öle...
buna keza dizilerinide cok seviyorum...



severek yaptığım bu mim için özlem'e tesekkur ederim...
dediğim gibi ben donanımlı değilim bu konuda ama yazmak geldi içimden,severek yazdım,severek anlattım...
sizde isterseniz anlatabilirsiniz...
film sever tüm anneler bu mimi üzerine alınabilir...

ANNEANNELER DE FACE'LENİRSE:))

dün gece ''NURTURİA'' sohbet ederken bir arkadasın annesinin msn merakı üzerine benimde aklıma bu geliverdi...
ben pc basında uzun avkit geçiren bir insandım,kuzey'den evvel öleydi,kuzey'den sonra zamanlamalar kısıtlandı tabi ki ama yinede kendimi aktif sayabilirim...
annem bu merakımızdan hiç bir zaman hoşnut olmadı...
her zaman ne var kutunun içinde merak ediyorum der dururdu haa birde takmış olduğu mevzuda yazık gözlerinize evladım yeter artık,biraz yüzünüzü görelim gelin sohbet edelim derdi...
gel zaman git zaman annemde bir merak sezinledim ben,akrabalarımızın  ve eş dostun yeni doğan bebekleri,düğün fotoları,doğum gunleri vs. hep buradan takip ediyorken annemide mahrum bırakmıyordum tabi,arada benden de şunu yaz özge demeleri var ki,fotonun altında parantez içi annemden de böle böle diye iletiler sırf bana aitti:))
kadıncağız bir gün pc basında baktım kurcalıyor tek parmak ,iki saat harf bulmaya cabalayarak bir seyler arıyor...hayırdır anne dedim ve bana derdini anlattı,sizin arkadaslarınız varya hani burada benimde vardır elbet,heme gecen gun arkadas toplantısında söledi kadınlar onların cocuklarıda site acmış annelerine ,banada bir yapıver bakayım hadi dedi:))
ne zaman bunu söleyecek diye merakla bekliyordum aslında...
neyse yaptık adına tabi ki,anne şifren ne olsun dedim,bana demezmi ben doğum tarihimi adımı soyadını yazmam sen yaz ev telefonu kızım kimse akıl edemez:))
aferin anne valla aklıma gelmezdi ev telefonun şifre olacağı...
artık sectiği fotolarıda ekledik tabiki altlarına uzun uza dye istedeği açıklamalarda yapıldı,mesela tatil fotosuna,'' akçay'da kahvaltı saati''-'' hasan boğuldu selalesi pek görülesi bir yer''- ''kızımın doğumu pek heyecanlı bekleyiş''-''işte benim torunum adı kuzey'' falan diye gereksiz açıklamalarıda yaptırdı saolsun:))

artık her akşam beni arıyor,özge bir baktınmı benim siteye diyor,birde sitesi olduğunu düşünüyordu...
bir bak bakalım ekleyen var mı diyordu...
hayır anne eklememiş kimse dediğimde neyse sen arada bak diyordu...
gecenlerde aradım bir akrabası msj atmış annemi gördüğüne cok sevinmiş,tel actım bildirdim,inanmazsınız tam iki saat ferman yazdırdı bana,neredeymiş neden hiç aramamış me yapmış,kiminle evlenmiş falan filan:)))

ondan sonra baya durgundu annem...
şaştım tabi ki sormuyorda artık...ben sordum ona,anne sen artık hiç sormuyorsun bana kim ekledi diye,bana verdiği cevap suydu:))
'' eeee sen benim hiç gençlik fotomu eklemiyorsun ki,millet tanımıyor tabi ki,eklemezler'':))
'' hadi gel sana eski fotolarımı göstereyim de ekleyelim,iş arkadaslarımıda buluruz deği mi özge'':))

 kadıncağız sormamı bekliyormuş...ekledik tabi ki...
işte anneanneler face sahibi olursa böle olur:)))

9 Ağustos 2011 Salı

16 AYLIK YEME -İÇME MACERAMIZ

ağustos ayının 2 'sinde kuzey tam 16 ayını doldurdu.gözümde artık kocaman bir erkek o...bazen bazen nasıl bu kadar çabuk büyüyor acaba diye akımdan geçirip inanmak için bebeklik fotolarına bakıyorum tek tek,zira ben büyüdüğünü izliyorum sürekli bebekliğini unutuyorum sanki...
aklımdayken 16 aylık kuzudan notlar düşeyim:
*öpmeyi öğrendik,yanıma geliyor,elleriyle omzumdan tutuyor,kafasını dudaklarıma uzatıyor,öle içten bir öpüşü varki,hani öpeyimde bitsin der gibi değil,samimi:)
*bunun tam aksi vurmayıda öğrendi,tamam öpmeyi ben öğrettim ama vurmayı asla,bunuda şöle yorumluyorum,yürüken düşüyor daha cok acemi çünkü,babanesi her düştüğünde gel ah yapalım tasa diyor ve ah yapıyorlar,şimdi ne zaman istediği olmasa sinirlense veya aksi bir durum söz konusu olsa hemen vurma eylemine geciyor,hatda öle abartıyor ki,vurduğu yerden şap şap şap ses cıkıyor...bunu en kısa zamanda unutturmam gerekli:(
*sölediğim zaman tepkilerime karsılık veriyor,örneğin gazeteyi ver bana kuzey dediğimde gazeteyi biliyor,kumandayı ver tv yı acalım dediğimde kendi alıp kırmızı düğmeye basıyor,kapatalım dediğimde gidip buyuk düğmeden kendi kapıyor,müzik dinleyelim dediğim zaman bana cd getiriyor:)
yani bir çok nesneyi bili,yor ve tabıyor artık,ben sölersem gösteriyor...tepkilerime yanıt alabiliyorum.
*yürümek en zevk aldığı habisi şu aralar,özellikle elimi tutmak istemiyor,özgür olmaktan yana,deli gibi koşuyor çünkü koşmayı keşfetti yeni oldu...
* en çok sevdiği hayvanlar:kuşlar(guversin)-kedi ve köpekler üçüne bayılıyor hatda sırf onun evde kedi beslemeyi düşünür olduk babası ile ama hayvancağızın hazin sonunu bildiğim için vazgectım,zira sokak kedileri kuzeyı gördüğü vakit tazı gibi kaçıyor,hayvancıkları korkusuzca kuyruklarından tutup bağrına basmak isteyen bir minik adamım var benim...
* şu ara çok duygusallık modunda,tv de ağlayan bir bebek kadın cocuk görse hemen yanıma gelip beni öpüyor,sarılıyor uff anne uff diyor...
*akşamları gelince babaya naz yapmayı öğrendi artık ,once pas vermıyor sonra onunla oynamak için deliriyor
*kitaplara ve kalemlere karsı çok ilgili ama bana okutma aşamasına daha gelemedik malesef,kendi malı olduğu için bana dokunmuyor...
*cok sevdiği baharatlı çıbık krakeri nerede olursa olsun tanıyor,markete gittiğimizde favorisi almadan cıkamıyoruz...

yeme-içme konusunda notlar:
*ben hiç bir zaman ısrarcı bir tavır sergilemedim,her konuda olduğu gibi yeme ve içmesinde de gayet rahattım,eğer  ogun öğle yemeğini yemediyse mutlaka baska alterbatıfler sundum,illa ki tabağında corba bitecek istersen ac kal demedim,corba yemiyorsa yoğurt önerdim baktım yiyıyor sorun yoktu,haa yoğurdu da yemek istemedi diyelim hiç sorun değil,elbet acıkacaktı ve yemek yıyecektı,insanoğlu doğası gereği aç kalamaz bebek dahi olsa doymanın bilincinde,açlığı ve tokluğu ayırt edebilir...
* bugun nurturiada annelerle sohbet ederken,şu sözü söleydim,konu bebeklerimize yemek yedirmeydi:
''ÇOCUKLARINIZI GÖZÜNÜZÜN DOYDUĞU KADAR DEĞİL,ONLARIN MİNİCİK KARINLARININ DOYDUĞU KADAR YEDİRİN''...
bir arkadasım bana ,ben bir kase çorbasına ekmek doğramadan yedirmem,çünkü doğduğunu hissetmiyorum dedi,zaten sen hissedemez ki:)
ancak doyarsa kendi yemek istemez...benim normal seviyelerde iştahlı bir bebeğim var,diş dönemleri ve hastalık haric guzel yemek yer...yemediği dönemlerde de sorun etmemiştim,doktorumuz bırak yemesin o canı istediği vakit damak tadı geliştikçe senin farklı sunumlarını kabul edecektır demişti,çokda haklıymış,mesela dun kendimiz için levrek aldım çünkü kuzey balık yemiyor,sevmiyor...
fırında balık yaptım,yanında salata:)
kuzey tatmak için elimden balığı istedi,verdim bir iki beyendi,ditdim ve onune koydum sonuc benim balığımı bitırdı salatama ekmek bandı yedi,çok mutlu oldum...
bugun ise somondan corba yaptım bir tabak verdım yedi,ikinci tabağı istedi:)
gecenlerde de acı yemişti,ailecek baharatcı oluşumuz bunun etkeni olabilirmi:)))
mesela bende kuzeye meyva yediremiyorum,hiç eline muz alıp severek yemedi ben hep yoğurduna ekledim,mesela elma dilimlesem versem yemiyor,zamana bıraktım inşlh birgun onuda balık gıbı sevecek...
bizden şimdilik bu kadar...